Pazartesi, Ocak 25, 2010

Buralar soğuk...


  • Soğuk, kar, kış kıyamet geldi çattı. Çok da güzel oldu. Buz tutan yollarda ve kaldırımlarda insanların düşmemek için penguen gibi yürümelerini izlemek çok zevkli. Kendim de düştüm ayrıca kar topu oynarken. Buzla kaplı fayans zemini farketmedim ve elimde sıktığım, atmaya hazır kar topu elimde kaldı öylece. Ben tabi yerde... Dün yarım saatliğine de olsa bir delilik yapıp kayalıklar'a çıktım. Müthiş bir kuru ayaz vardı ama o soğuk öyle rahatlattı ki..
  • İstanbul'u özledim yine bu aralar. Ya da Çanakkale'den sıkıldım bilmiyorum. Belki de kendimden ama bir değişiklik şart, bir şeyler yapmak lazım. İstanbul'u ne kadar çok sevsem de, orada yaşama fikri gözümü korkuttu hep. İşim de hazır sayılır ama önümde bir askerlik meselesi var çözemediğim. Geleceğimle ilgili tüm planlarımı aksatıyor ne yazıkki, hepsini askerlik sonrasına erteliyorum. 
  • Nisan'ın ilk haftası ara sınavlar var, önümüzdeki hafta başlıyorum ders çalışmaya. Oldukça kararlı ve azimli bir şekilde, kaytarmak yok. Bir aydır falan hazırladım kendimi, internetle aramı çok çok azalttım, kullanmadığımda aramıyorum en azından. Kafamı toparlamaya çalıştım, istemeden de olsa kırdığım insanlar oldu maalesef. Askerlikle ilgili bir sorun yaşamamam için bütünlemelere ders bırakmamam gerekiyor. Bunun için de, kafam rahat bir şekilde çalışmam gerekiyor.
  • "Hayatın en hüzünlü anı mevsimine kapıldığın kişinin bahçesinde açabilecek bir çiçek olmadığını anladığın andır."
  • "Sen çok iyisin, seni üzmek istemiyorum." ne demektir ki? Manası nedir bunun? Böyle derken ne demek isterler? 
  •  "Poyraz ile lodosun farkını sordu..."sersem gibiysen lodostur" dedi... diğeri "aşık olmak gibi mi yani" dedi...ne güzeldi..." Feridun Düzağaç

0 yorum:

  © Blogger templates Brooklyn by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP