Salı, Ekim 06, 2009

Düğün ve Cenaze



Bir düğün bir cenaze..

Bilen bilir, 3-4 Ekim'de abim'in düğünü vardı. Nisan Mayıs'tan bu yana büyük bir telaşla hazırlanıldı. Zaman hızlı geçiyor tabi, düğün günü geldi çattı.

Bir kere şunu söylemek yanlış olmaz sanırım; baştan sona şanssızlıklarla dolu bir düğün oldu ama her şeye rağmen de yine çok güzel oldu. Düğünleri sevmem, gereksiz telaşe ve masraftır benim nazarımda ama gel gör ki sonuçta gelenek göreneklerden biri, yok sayamıyoruz. Düğün öncesi hazırlıklar beni son derece usandırdı, bıktırdı. Keza yengemin kardeşi de aynı dertten muzdarip, birbirimize veryansın eder olduk son zamanlarda.

Haftasonu yağış bekleniyordu Çanakkale'de ve bu bizi oldukça tedirgin etti. Kına gecesi açık alanda olacaktı çünkü, yağmur yağarsa tam bir rezalet olacaktı ama Cumartesi günü sabahtan yağan yağmur akşama dinmişti ve şükür ki kına gecesini gayet sağlıklı bir şekilde atlattık. Oyunumuzu oynadık, halayımızı çektik, kına yakıldı klasik "yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar" türküsü eşliğinde ve kız tarafının bayanlarının gözleri yaşlı bir şekilde (: Eve döndüğümüzde çok yorgundum, attım kendimi yatağa hemen çünkü esas telaşe ertesi gündü. Gece uyuyamadım doğru düzgün, sabah da erken kalktım mecburen. Pazar günü sabah 08:00-17:00 saatleri arası tüm Çanakkale'de elektrik kesintisi vardı. Şans bu ya işte, en lazım olacağı sırada elektrik yok! Önceden biliyorduk bunu, jeneratör bulduk ettik falan. Düğün telaşının arasında bir de bunun için yorulduk. Mevlüd okunacak, elektrik lazım. Yaklaşık 15-20 tane kız var, kuaför ihtiyaçları var, elektrik lazım. Jeneratörlerle hallettik artık bir şekilde ama o stres, sıkıntı bitirdi beni.

Saat 15:30 gibi gelin alımı için kız evine gittik ve aldık geldik kızı (: Aldık almasına da, daha giderken yolda kötü haberi de aldık ne yazık ki. İki kuzenim düğün için bir hafta öncesinden gelmişti. Biri uzun zamandır düğünlere gelemiyordu, görüşemiyorduk. Hep konuştuk işte düğünde acısını çıkartıp oynayacağız eğleneceğiz falan filan...Bu iki kuzenimin ablaları da Pazar sabahı geldi, eniştem de akşamüstü gelecekmişti. Saros'a dalmaya gitmiş arkadaşıyla, fakat zaten sorunlu olan kalbi dalış anında tekleyince boğulmuş. Öğlen kuzenler ortadan kaybolmuştu, bize çarşı'da işimiz var geleceğiz dediler fakat hastanedelermişti. Gelin alımına giderken telefon ettiğimizde öğrendik fakat biz yaralı falan sanıyorduk, dayımlara falan çaktırmamaya çalıştık orada. Eve döndüğümüzde öğrendik durumu, ki hemen hemen herkes de o an öğrendi zaten. Akşam salonda düğün var ama kimse de tat tuz kalmadı açıkçası. Yine de maskelerimizi taktık ve gelen misafirlere adına yaraşır bir düğün yaşattık. Pek de fazla yazacak bir şey yok o yüzden...

Her ölüm erkendir ama çok zamansız oldu. Hayat böyle işte, 2 dk sonra ne olacağımız meçhul. Pazar gecesi buruk da olsa düğünümüzü yaptık, dün de cenazedeydik, neyin ne zaman ne olacağı belli değil. Allah mekanını cennet eylesin...

Bir de şunu gördüm, beni çok mutlu etti. Bizim sülale kalabalıktır ve çok düğün gördüm bugüne kadar ama ilk kez bu kadar çok yardım etmek isteyen, düğün sahibiymişcesine her işe koşturan ve destek veren bir kalabalık gördüm. Yakın-uzak akraba farketmeksizin üstelik...Düğünleri sevmem ama bu birlik ve beraberlik önemli.

Abime mutluluklar dileyeyim, neredeyse tüm misafirlerin söylediği gibi "darısı benim başıma" :P

0 yorum:

  © Blogger templates Brooklyn by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP